genetik
- noranretammaternaron

- 1 Tem 2022
- 2 dakikada okunur
dün geceki yazımı yazdığım sırada, insan biyolojisinden söz ederken, aklıma, genetik ile ilgili bir bilimsel gerçek ve başta türk kadını olmak üzere, kadının, hayatın her alanında belirleyici konumda olmasının gerekliliğini savunan benim, yapmaktan hiç hoşlanmadığım, ancak bilimsel bu gerçekten ileri geldiği için, kendimi, belirtmek durumunda hissettiğim, bu gerçekten türeyen bir yorum geldi.
bilindiği üzere, insanın eşeyli üremesinde, dişi üreme hücresi olan yumurta, cinsiyet kromozomunun sadece x türünü taşır ve zigot sonrası dönemde xx kromozom çifti, dişi biyolojik cinsiyette olmanın genetik ifadesidir. erkek üreme hücresi olan spermse, x ya da y kromozomlarını taşır ve zigot sonrası dönemde xy kromozom çifti erkek biyolojik cinsiyette olmanın genetik ifadesidir. spermin yumurtayı dölleme sürecinde, dişinin yumurtasında xx kromozom çiftinin yarısı olan 23 adet ve sadece x kromozomu bulunabilirken, erkeğin sperminde xy kromozom çiftinin yarısı olan 23 adet x kromozomu, yahut 23 adet y kromozomu bulunabilir ki; sperm yumurtayı döllediğinde, yumurtadaki 23 adet x kromozomu ile spermdeki 23 adet x ya da y kromozomu bir araya gelip, tam bir zigotun toplam kromozom sayısı olan 46’yı ve dişi bir insan yavrusunda bulunan xx kromozom çiftini ya da erkek bir insan yavrusunda bulunan xy kromozom çiftini meydana getirebilsin.
burada ilginç olan noktaysa, genetik olarak, insanın, hayatının belki de en önemli yol ayrımı olan biyolojik cinsiyetini, spermin getirdiği x ya da y kromozomunun belirlemesidir. bu, ilk anda şaşırtıcı ve son derece cinsiyetçi bir argüman gibi görünse de, bilimsel bir gerçektir. bu noktada bir diğer ilginç husus, yine bu bilimsel gerçekten bihaber olunan çağlarda, her zaman ferasetine güvendiğim anadolu halk bilgeliğinin tezahürü olan ve bir erkek olarak benim, karşı cinslerime üzüntü verebilecek düzeyde cinsiyetçi olduğunu itiraf etmeyi bir borç bildiğim, “erkek adamın erkek oğlu olur” sözünde, halkın, sanki bu gerçekliği bir genetikçi gibi laboratuvarda test etmişçesine belirtmesidir. bu durum, nazım’ın, şiirinde, tarihsel olarak türk halkı’nın büyük çoğunluğunu teşkil eden türk köylüsünü anlatırken, “topraktan öğrenip kitapsız bilendir” dizelerinin ne kadar hayret verici derecede isabetli bir tespit olduğunu ortaya koymuyor mu?

Yorumlar